Mehmet Şakir Örs

Tarımın ve kırsalın ekonomi politiği

03 Mayıs 2024 Cuma

Geçtiğimiz hafta sonu İzmir’de tarım kesiminin kanaat önderleri bir araya geldiler. ‘Neoliberalizmin Krizinde Tarım Politikalarını Yeniden Düşünmek’ konusunu tartıştılar. Toplantıya katılan ve gelecekteki gıda krizi riskine dikkat çeken İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Cemil Tugay, İzmir için bir gıda stratejisi belgesi hazırlayacaklarını açıkladı.  

Geçtiğimiz aylarda Avrupa ülkeleri önemli çiftçi eylemlerine sahne oldu. Eylemler ülkeden ülkeye yayıldı. Ege’nin karşı yakasında da çiftçiler traktörleriyle alanlara ve yollara çıktılar. Ülkemizde de, başta gıda üretimi olmak üzere, tarımsal alanda ve kırsalda önemli sorunlar yaşanıyor. Ekonomideki ve özellikle de tarımdaki olumsuzluklar, üreticiden tüketiciye kadar uzanan geniş zincirin tüm halkalarına yansıyor. Üretim daralıyor ve gıda krizi riski artıyor.

ÇİFTÇİLER NE İSTİYOR?

Son dönemlerde üretim girdilerinde yaşanan maliyet artışı, özellikle de mazot fiyatları genel olarak hemen her yerde çiftçinin belini büküyor. Çiftçiler, tarımda kullanılan akaryakıta getirilen vergi artışlarına karşı çıkıyorlar. Üretim girdilerindeki maliyet artışlarının sübvanse edilmesini talep ediyorlar. Avrupa Birliği ülkelerinde ve bizdeki uygulamalarda, taleplerinin dikkate alınmasını istiyorlar.

Sonuçta etkin ve yaygın eylemler sonuç veriyor. Başta Fransa’da olmak üzere birçok Avrupa ülkesinde, çiftçi talepleri dikkate alınıyor ve yeni düzenlemeler yapılıyor.  

ÜRETİCİLER PREKARYALAŞIYOR!

Kırsal kesimde yaşanan sorunların ortaya koyduğu en çarpıcı sonuç, tarımın kan kaybetmesi, üreticilerin ürettikleri ürünlerini değer fiyata satamamaları ve dolayısıyla üretimden çekilmeleri ve kopmalarıdır. Bu durum, tarımsal alanda ve kırsal kesimde ‘prekaryalaşma’ olgusunu da beraberinde getirmektedir.

Bir yandan kırsaldaki genç nüfus kentlere göçüp, yeni arayışlara yönelirken, tarımdaki nüfusun yaş düzeyi yükselmekte ve aynı zamanda tarımsal üretimden kopanlar birer ‘prekarya’ haline gelmektedir! İngiliz iktisatçı Guy Standing’in ortaya attığı ‘prekarya’ kavramı, belirsizliği ve güvencesizliği ifade etmektedir. Bu olumsuzluklar aslında çiftçiler için de geçerlidir.

ÇİFTÇİ ÖRGÜTLENMELİ

Son çiftçi eylemlerinin ortaya koyduğu gerçek, üretici kesimin örgütlenmesi ve kendi meselelerine sahip çıkmasıdır. Bu durum bütün ülkelerdeki üreticiler için geçerlidir. Tarımsal gıda üretiminde ve ticaretinde, uluslararası büyük tekellerin belirleyiciliğine ve dayatmalarına karşı; üretici kesimlerin örgütlenmesi ve gelişmelere ağırlık koyması, tüketiciler ve geniş toplumsal kesimler için de büyük önem taşımaktadır.

Ülkemiz çiftçilerinin ve temsilcilerinin de bu eylemlerden ve etkinliklerden çıkaracakları pek çok ders vardır. Onlar da tıpkı Avrupa ülkelerindeki meslektaşları gibi sorunlarına sahip çıkabilirler. Ekonomik, siyasal ve toplumsal gelişmelere ağırlıklarını koyabilirler. Tüm bunlar için de öncelikle örgütlü ve güçlü olmak gerekiyor.

***

CHP’NİN MANİSA BAŞARISI

Ülkemizin siyaset kültüründe ve geleneğinde, siyasi parti liderlerinin kendi kentlerindeki performansı büyük önem taşır. Geçmişte genel başkanlar, yetiştikleri kentle birlikte anılırdı.     Buna en çarpıcı örnek de rahmetli Süleyman Demirel ile Isparta ilişkisidir.

Yurttaşın ve seçmenin siyasi liderleri ait oldukları kentle bütünleştirdiğinin ayırdında olan CHP Genel Başkanı Özgür Özel, 31 Mart seçiminde memleketi Manisa’ya büyük önem verdi. Oldukça iyi adaylaştırma süreci ve başarılı seçim kampanyası ile olağanüstü seçim başarısı elde edildi. 

78 YIL SONRA GELEN BAŞARI

Çok partili yaşama geçildiğinden beri ilk defa, Manisa’da CHP belediyeyi aldı. Üstelik yalnızca büyükşehir belediyesi değil, merkezdeki iki önemli ilçe Şehzadeler ve Yunusemre belediyeleri ile kent merkezi dışında da üç ilçe hariç tüm ilçe belediyeleri kazanıldı. 

Bu başarıda başta CHP Genel Başkanı Özgür Özel olmak üzere; il başkanı İlksen Özalper, eski il başkanı yeni büyükşehir başkanı Ferdi Zeyrek, yine eski il başkanlarından yeni Yunusemre belediye başkanı Semih Balaban ve eski gençlik kolu başkanlarından, yeni Şehzadeler belediye başkanı Gülşah Durbay’ın önemli payı var. Elbette Manisa milletvekilleri ile CHP ilçe başkanlarının - belediye başkanlarının, il - ilçe örgütlerinin emekleri de unutulmaz. 

MESİRİN ANLAMI VE ÖNEMİ

Genel Başkan Özel, doğru bir tutumla ön seçimin yolunu açarak, geçmişte parti içi mücadelelerde karşı karşıya geldiği Semih Balaban’ın adaylaşmasını sağladı. Bu doğru ve hakça tutum, yerel seçimde CHP örgütünün bütünleşmesini ve topyekun seferberliğini de beraberinde getirdi. Burada partisinin oyunun üzerinde bir teveccühle seçilen büyükşehir başkanı mimar Ferdi Zeyrek’in başarılı kaptanlığının da altını özellikle çizmek gerekiyor.

Hem Manisa kökenli oluşumuzdan ve hem de aktif olarak içinde yer aldığımız 1970’lerde Manisa’da toplanan ‘Köylü Kurultayı’ yıllarından beri Manisa siyasetini yakından izleriz. Bu bağlamda, çok eski geçmişe uzanan mesir geleneğinin Manisa’daki anlamını ve önemini iyi biliriz.

MESİR, TÜRKİYE SİYASETİNİ SAĞALTABİLECEK Mİ?

Yüzyıllarca geçmişe uzanan tarihsel geleneğe sahip mesir macunu ve şenlikleri, Manisa ve çevresi için büyük önem taşır. İşte yıllar sonra ilk defa, mesir dağıtımına CHP’li siyasetçiler ve başkanlar damga vurdular. Bu yeni dönemle ilgili önemli bir sembol ve işaretti.

Halk arasında şifalı mesir macununun birçok rahatsızlığa iyi geldiğine inanılır. Bakalım mesirin şifası, birlik ve beraberlik terkibi, Türkiye siyasetine şifa olabilecek mi? Ülkenin birikmiş ve ağırlaşmış sorunlarını sağaltabilecek mi? Hep birlikte izleyip göreceğiz.  

***

HIDIRELLEZ ATEŞİ

Hıdırellez eğlenceleri İzmir ve Ege’de önemli bir gelenektir. Geçmişte, 5 Mayıs’ı 6 Mayıs’a bağlayan gecelerde, uzun yıllardır yaşadığımız İzmir ve Karşıyaka’da, çok ilginç eğlencelere tanık olmuştuk. Bu hafta sonu yapılacak kutlamalarla, gelenek ve coşku yaşatılmaya çalışılacak.

Hıdırellez eğlencelerinin en önemli simgesi sokaklarda yakılan ateşlerdi. Hıdırellez akşamlarında çocuklar ve gençler bu ateşlerin üzerinden atlardı. İnsanlar en güzel giysilerini giyerler, ailecek deniz kıyılarına ve fuar gibi mesire alanlarına giderlerdi.

O coşkulu dönemlerin hıdırellezlerinde, İzmir’in Fuar alanı, Kordon’u ve Karşıyaka sahili, tam anlamıyla bir şenlik alanı haline gelirdi. İnsanlar dilekler tutarlar, dileklerini yazdıkları kâğıt parçalarını denize atarlardı. Ayrıca evlerinin bahçelerine, deniz kıyısındaki alanlara ev maketleri, araç maketleri koyarlardı. Sokaklarda danslar yapılır, oyunlar oynanır ve şarkılar söylenirdi. Bir bakıma tam anlamıyla bir sokak karnavalı yaşanırdı.

Sonraki yıllarda bu hıdırellez ateşlerine, 6 Mayıs 1972’de idam edilen 3 fidanın hüznü çöktü ve acılarının gölgesi düştü. Hıdırellezlerde artık eski coşkular yaşanmasa da yine de hayat devam ediyor. Coşkularla acılar, sevinçlerle kederler iç içe geçiyor ve birlikte yaşanıyor. Tıpkı bu hafta sonu yine yaşanacağı gibi… Her şeye karşın, hıdırellez ateşi yanmayı sürdürüyor. 3 fidanın unutulmaz hüznü ve acısı da adeta kor ateş olup, 52 yıldır belleklerde, bilinçlerde ve yüreklerde yanıyor!..



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları